Kilo sorununu nasıl çözebilirim?

Diyet uzmanları, psikolog, psikiyatrist ve egsersiz danışmalarının ortak fikirlerini sizler için derledik.

Doğru teşhis

Kilo sorununun sürekli tekrarlaması ne her yıl yeni yeni  öğrenip uygulamaya başladığınız diyetlerde ne de sizde gizli. Doğru ve kalıcı çözüme engel olan durum yağlanmaya yol açan biyolojiyi iyi tanımlamamakla ilgili. Çünkü her kilo sorununun arka planında ya biyolojik ya da ruhsal nedenler, bazen de ikisi birden olabilir.

Hormonal ya da duygusal dürtülerinizin de bu dürtülerin yol açtığı yeme içme yanlışlarınızın da arka planında moleküler temeller vardır. Moleküler temelleri anlamadan ve bu hormonal, metabolik ya da genetik itiş kakışın nasıl işlediğini kavramadan yola çıkıp süreci sadece ‘daha az yiyip daha çok hareket ederek’ çözmeye kalkmak en baştan kaybetmek demektir.

Bedenler farklı farklı

Her benden ve beyin farklı çalışır, algılar ve öğrenir. Birinde ödem yapan bir besin diğerini sık sık tuvalete gönderir. Bir lokması bazı bedenleri fil gibi yapabilen ama koca bir tenceresi bazılarına bir gram bile yağ eklemeyen yiyecekler de olabilir. Bu nedenle farklılıkları net ve açık olarak tanımlamadan diyete başlamamak önemli.

Bilgi edinin

Kalıcı ve istikrarlı bir şekilde kilo vermek istiyorsanız, “kilo alıp vermenin fizyolojisi konusunda da bir şeyler bilmeniz gerekiyor. Bir dilim pastanın, kızarmış patates ya da ekmeğin hangi süreçlerden geçerek karnınıza, kalçanıza yağ olarak depolandığını bilirseniz daha dikkatli ve tutarlı olursunuz. Beslenmenizdeki ve aktivitenizdeki değişikliklerin kilonuza nasıl yansıdığını, yağlarınızı nasıl etkilediğini de bilmeniz iyi olur. Kilo sorunu olan birinin aktivite yapmayıp sadece diyet yapınca yağlarının yanında kaslarını da yakabileceğini bilmesi gerekir. Sadece egzersiz yaparak, ama önüne geleni silip süpürerek beslenen biri asla kilo veremez. Tekrar kilo alınıp verilen programlarda yağlar geçici ama kaslar kalıcı olarak kaybedilir. Araştırmalar sadece 2-3 turluk yanlış diyetlerin en az yüzde 20-30 kas kaybı ile sonuçlandığını ve bunun metabolizma hızında en az yüzde 20-30’luk bir yavaşlamaya yol açtığını gösteriyor.

Şüpheyle yaklaşın

Diyet konusunda öğrendiğiniz her şeyi şüpheyle karşılayın ve sorgulayın. Çünkü doğru zannettiğiniz bilgilerin en az yüzde 80’i yanlış. Geri kalan yüzde 20’nin ise en az yüzde 10’u hala tartışılan değişken bilgilerden ibarettir. Başlangıçta bildiğiniz her şeyi unutun. İyi bir öğrenci olun ve sorunun öncelikle “kararlılık” sonra “bilgi” ve nihayet “kişiselleştirme” yoluyla çözümlenebileceğini unutmayın.

Cevaplar arayın

Niçin kilo aldığınız sorusunun net ve açık cevabını öğrenmeden yola çıkmayın. Vereceğiniz kilo miktarı yani yağ kaybınız vücut ağırlığınızın yüzde 3’ünden hele hele yüzde 5’inden fazlaysa ciddi bir bedensel ve ruhsal taramadan geçmeden önünüze koyulan hiçbir diyeti ve aktiviteleri uygulamayın. Bölgesel yağlarınızı eritir diye tavsiye edilen aletlere çok inanmayın. Liposuction ve benzeri geçici müdahaleler için ameliyat masalarına yatmayın.

Süreci otomatikleştirin

Kilo sorununu çözmeye karar verdiğinizde, süreci mutlaka içselleştirin ve otomatikleştirin. Damağınızı, midenizi, kaslarınızı ve eklemlerinizi yeniden eğitin ve her iki süreci  beslenme ve aktivite ikilisini kalıcı ve keyifli hale getirin.

Süreci izleyin

Önemli bir nokta da süreci dikkatle izlemenizdir. Her şey iyi gidiyor mu? Yorgun mu, fit misiniz? Uyku ritminizde bir bozulma var mı? Baş ağrısı, kabızlık, saç dökülmesi gibi problemleriniz oluyor mu? Sadece yağ mı yoksa kas da kaybediyor musunuz? Önceden belirlenen biyolojik bozukluklarda iyileşme var mı? Ruhsal durumunuz iyi mi? Yeme alışkanlıklarınız değişti mi? Dinçleştiniz mi, hatta gençleştiniz mi? Bütün bu soruların her birinin yanıtı çok önemli.

Stres yapmayın

Her bünyenin kilo alma nedeni, biçimi, fazla yağların depolanma ya da erime şekli farklıdır. Bunları kısmen genetik yapınız, kısmen metabolik ve hormonal süreçleriniz belirler. Fabrika ayarları keşfedilmeden çıkılan her türlü kilo kaybı programı hüsranla sonuçlanır. Önemli bir nokta da şudur; Kilo sorununuzu büyütmeyin. Hele hele obez biri değilseniz ve hareketli bir hayatınız varsa telaşlanmayın. Şunu unutmayın; Hiç kilo sorunu olmadığı halde kalbi, karaciğeri hasta, tansiyonu, şekeri yüksek insanlar var. Kilolu olduğu halde sağlıklı kalabilen, şekeri, tansiyonu olsa da 80-90 yıl yaşayabilenlerin sayısı da fazla. Kısacası “kilolu olmak, sağlık sorunu olmak” anlamına gelmiyor.

Hareket yoksa çözüm yok

Diyetiniz sizi aç bırakmamalı, lezzetsiz olmamalı.

Şunu unutulmamalıyız; Yiyip içtiklerimizi makul miktarlara indirmeden ve hareket etmeden bu işin kalıcı bir çözümü yok!